İNSANI İNSAN YAPAN DEĞER
“Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu?” (Hz. Ali) Taşı pırlanta, odunu mobilya, demiri çelik yapan onların işlenmiş olmasıdır. “Bir parça emekle, sarp dağlar yol olur” demiş atalarımız. Evet bir parça emekle dokunulan her şey değer kazanıyor.
Emek verdiklerimizin başında ilim gelir yani bilgi. İlmin başı, yaratanı bilmek, ona inanmak ve sevmektir. Yunus Emre bu konuda ne güzel yazmış:
İlim, ilim bilmektir ( ilim hak ve doğruyu bilmektir,)
İlim, kendin bilmektir ( yaratılış hikmetini anlamaktır.)
Sen kendini bilmezsen, (Niçin yaratıldığını bilmezsen)
Bu nice okumaktır. (Okuduğunun anlamı yoktur.)
Günümüzde insani değerler düşmekte, kavga,savaş, cinayet, anarşi ve terörün önü alınamamakta, ileri medeniyetler seviyesine ulaşılamamakta dır. İnsanın kendini daima, maddi manevi yönden geliştirmesi gerekirken, yanlışa yönlendirip yozlaşması, özgürlükleri kısan dokunulmaz katı kuralların, kapitalist sistemin, çıkarcı medya guruplarının eseridir. Bunların toplumu kültür erozyonuna uğratması, sorunların kaynağını oluşturmaktadır...
Maalesef ki; insanların çoğu nankördür, elindeki nimetlere şükretmez ya da, inkar eder.
Tek kanatlı kuşun uçamadığı gibi, maddi ve manevi bilgilerin birlikte yürümediği bir eğitimle insanın yücelmesine, huzur ve mutluluğuna olanak yoktur.
Eğitim dünya ve ahrete yönelik olup, insani değerler yükseltilmelidir. Yaygın ve sürekli olmalı, bilimsel çalışmaların, ışığında sürdürülmelidir.
Örneğin insan vücudu maddiyat ise, ruhu aklı maneviyattır, iş madde ise iş ahlakı maneviyattır. Onları birbirinden ayırtmak mümkün mü dür? biri olmazsa diğeri eksik kalır.
Eğer düşünürsek madde ve maneviyat bir elmanın iki yarısı gibi birbirini tamamlar, bu gerçekler ortada iken, hangi akıl ve mantık, maddeyi ve manayı, (maneviyatı) birbirinden ayrı görür.
Aklını kullananlar dünya ve ahret mutluluğuna erer, ama sapkın, cahil ve akli sorunları olan, nefsinin esiri olanlar, anarşi ve terör estirerek insanlara zarar verirler. Zararlı, tehlikeli yollara saparak, felaketten kurtulamaz, birlik ve beraberlik içinde güçlü olamazlar
Eğitimin amacı, insanı, insan etmesi, ahlaki değerleri yükseltmesidir. Eğitimin temelinde sevgi vardır. Seven insan çevresine sevgi ve hoşgörü ile bakar. Böyle insanlardan diğer insanlara hiçbir zarar gelmez.
Kimseye baskı, hiddet, şiddet, göstererek eğitim yapılmaz, yapılsa da kalıcı olmaz. İnsana sevgi ile yaklaşılır, sahte sevgiyi insan çabuk hisseder, sahte sevgi, geçici olduğundan kendini belli eder.
Gerçek sevgi, yaratan ve yaratılanın cümlesini karşılıksız sevmektir, Aşık Yunus Emre gibi “Yaratılanı sevdik, yaratandan ötürü” diyebilmelidir. Sevmek, hiçbir çıkar düşünmeden karşımızdaki insanın iyiliğini istemek, bu isteği her hali ve davranışı ile belli etmektir.
Eğitimde ilk iş, bu sevgiyi önce kalbimize sonra çevremize aşılamaktır. Sevginin olduğu yerde insanın kişiliği yükselir aile ortamı mutluluk huzur ve sevgi dolar. Orada yetişen çocukta sağlam karakterli başarılı ve çalışkan olur.
Ülkemizin ve dünyamızın bu tehlikelerden korunması için devleti yönetenler, cahillikle ve kötülüklerle mücadeleyi her işin başında görmelidir.
Her şeyi devletten beklememek gerekir, lakin devletler de bu alanda yapılan her türlü çalışmalara da destek vermelidir.
Ne mutlu, yaratanın rızasını kazanmaya, kötülük ve cahillikle mücadele eden kendini insanlığın kurtuluşuna feda eden, fert ve devlet yöneticilerine.
Yazan Raziye Ünal