ÖFKEYİ KONTROL ETMENİN GÜZELLİĞİ
Canımıza, malımıza, vatanımıza, milletimize kasdetmediği müddetçe sakin olmalıyız. Aile ve toplum içinde küçük daima olayları büyütmemeli, kavga çıkmasını önlemelidir. “Bir kalp kırmak, kabeyi yıkmak kadar büyük günahtır” “Öfkenin atına binen çabuk iner” “Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kararır” “Öfke ile kalkan zarar ile oturur” gibi hadis ve atasözlerimiz bize öfkenin ateşinden korunmamızın ne kadar önemli olduğunu vurgular. Eğer çevremizdeki insanları kırıp döküyor, incitiyorsak, o zaman, öfkeyi kontrol altında tutmak, hata yapmaktan korunmak gerekmektedir.
Öfkelenen Oturuyorsa kalkmalı, Kalmışsa oturmalı yada yatmalıdır. Öfke geçmezse abdest almalı, dahada geçmiyorsa nefes egzerzisleri yaparak, mümkense yalınayak toprakta yürüyerek sakinleşene kadar ortamdan uzaklaşmalı sakinleşince dönmelidir. Kendimizle baş başa kalabileceğimiz zamanlarda kendimizi eleştirmeli, La havle vela kuvvet illa billahil aliyyil azim tesbihatı çekmeli, tefekkür edip kendini de hesaba çekmelidir. (acaba bu durumda benim bir hatam var mı? Yanlış mı anladım diye kendine sormalıdır ) Nefsin şerrinden sakınıp, aklın yolunu izleyip, duanın gücüne inanmalı, bir psikologa gidip içimizi döktüğümüz gibi, Rabbimize de el açıp içimizi dökmeli, ondan yardım dilemelidir.
Huzurlu yaşamak için, insanlarla iletişimimizde şunlara dikkat edelim. İnsanlar bizi suçlarsa, yargılarsa, aşağılarsa, kıyaslarsa vs bizler bundan nasıl hoşnut olmazsak Kendimizin memnun olmadığı sözleri başkalarına söylemelim.
Karşımızdaki insanı suçlamak yerine onun bulunduğu ortamda orta yere bazı insanlar böyle davranıyor böyle davranmak suç ve günahtır. demelidir. Örneğin: Aile içinde kırıcı davranan biri ile bir müddet konuşmamalıdır, konuştuğunda bu davranışından çok rahatsız olduğunu incindiğini, böyle devam etmemesi gerektiğini uygun bir dille söylemelidir. Müsait zamanda orta yere kırıcı konuşmaların, davranışların insanın kendine ne kadar zarar verdiğini değersizleştirdiğini, konuşmanın bir sanat olduğunu, nerede nasıl konuşmak gerektiği, anlatılmalıdır.)
Sen söylesin böylesin diye yargılamak yerine: Uygun ortamlarda insanlar böyle yaparsa yanlış, böyle yaparsa doğru yapmış olur diye orta yere söylemelidir.
Aşağılamak yerine yine orta yere uygun ortamlarda insanlar böyle yaptıklarında herkesin takdirini böyle yaptığında zarar görür ve değeri düşer demelidir.
Kıyaslamak yerime yine şahsa karşı değil orta yere konuşarak, insanların yaptığı nice güzel işler vardır. O güzel işleri yapanlar ilerde bu alanda çok daha iyi işler yapar diye dolaylı olarak insanları taltif etmelidir.
Yani sorunların çözümünü orta yere söylediğimizde insanların bundan gerekli dersi alırlar. Ayrıca yaptığımız bir davranışın doğru ve yanlış olup olmadığını, Allah’ın rızası ile ölçmeliyiz. Nefsimize göre hareket etmek bizi perişan eder. Yaptığımız iş Allah rızasına uygunsa yapmalı, uygun değilse, vaz geçmeliyiz.
Kutsal kitabımız kurandan Muhakkak insan ziyandadır sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna diyerek, sabrın ne güzel bir ahlak olduğnu bildirirler Güzel ahlaklı olmaya sadece İslamiyet’te değil, Hz Ademden bu yana güzel ahlaka değer verilmektedir. Güzel ahlaka kural koyucu, doğru ve yanlışı bildirici, hesap sorucu, yalnızca Allahtır.
Yazan Raziye Ünal